top of page

Boş İşlere Ayıracak Vakti Olmayanlar İçin Motive Edici Filmler

Güncelleme tarihi: 1 Mar 2023



Motive edici filmler izlemek, kişisel gelişim ve motivasyonunuzu artırmak için faydalıdır. İşte nedenleri:

  1. Motivasyonunuzu artırır: Motivasyon, başarıya ulaşmak için gereklidir. İzlediğiniz motive edici filmler, hayatınızda bir şeylerin değişmesi gerektiği konusunda size ilham verebilir ve yeni hedefler belirlemenize yardımcı olabilir.

  2. Kendinize olan güveninizi artırır: Motive edici filmler, özgüveninizi artırır. Başkalarının nasıl başarıya ulaştığını görmek, sizin de aynı şekilde başarılı olabileceğinizi gösterir.

  3. İçsel motivasyonu artırır: İzlediğiniz motive edici filmler, içsel motivasyonunuzu artırır. Birçok başarılı kişi, başarılarını sadece para veya statü kazanmak için değil, bir tutku ve amaç uğruna yaptıklarını söylerler. Bu nedenle, bir tutku ve amaç için hareket etmek, içsel motivasyonu artırır.

  4. Hayata bakış açınızı değiştirir: İzlediğiniz motive edici filmler, hayata bakış açınızı değiştirir. Pozitif düşünmek ve olumlu düşüncelerle hareket etmek, başarıya ulaşmanın anahtarıdır.

  5. Engelleri aşmanıza yardımcı olur: Motive edici filmler, zorluklarla başa çıkmanıza ve engelleri aşmanıza yardımcı olur. Başarılı insanların hikayelerini dinlemek, engelleri nasıl aştıklarını öğrenmek ve ilham almak, zor zamanlarda sizi destekleyecektir.

Sonuç olarak, motive edici filmler izlemek, kişisel gelişim ve motivasyonunuzu artırmak için harika bir yoldur. Başkalarının başarı hikayeleri, kendinize olan güveninizi artırır ve zor zamanlarda sizi destekler. Ve işte alev almanıza sebep olacak filmler;


WHIPLASH

Whiplash, müzikal hayalleri olan genç bir adamın, acımasız bir müzik öğretmeni ile olan mücadelesini anlatan etkileyici bir film. Andrew Neiman, Terence Fletcher'ın müzik grubuna seçilerek, başarılı bir müzisyen olma yolunda ilerlemek için sıkı çalışmaya başlar. Ancak, Fletcher'ın sert yöntemleri ve zorbalığı, Andrew'ın hayatını tamamen değiştirir.


Andrew, Fletcher'ın gözünde mükemmellik için sınırsız bir potansiyele sahip olmasına rağmen, bu potansiyeli açığa çıkarmak için çabalarken büyük bedeller ödemek zorunda kalır. Fletcher, sert eleştirileri, hakareti ve fiziksel tacizleriyle Andrew'ı limitlerine kadar zorlar ve mücadeleleri, duygusal bir yüksek gerilim seviyesine ulaşır.


Bu film, müzik ve sanatın sadece doğuştan gelen bir yetenekle değil, aynı zamanda disiplinli çalışma, fedakarlık ve tutku ile de gerçekleştirilebileceğini gösteren derin bir anlam taşır. Whiplash, gerilimli atmosferi ve J.K. Simmons'ın muhteşem performansı ile dikkat çekerken, izleyiciyi de derin düşüncelere sevk eder ve mücadele, başarı ve insan psikolojisi üzerine düşündürür.


MONEYBALL

Moneyball, 2011 yapımı bir Amerikan spor drama filmidir. Film, genel menajer Billy Beane'in (Brad Pitt) önderliğindeki Oakland A's beyzbol takımının, düşük bütçelerine rağmen başarılı olmak için yaptıkları yenilikçi hamleleri anlatır.


Billy Beane, Oakland A's beyzbol takımının menajeri olarak başarısızlıklarla dolu bir dönemden geçmektedir. Takımı için yeterli bütçeye sahip olmayan Beane, eski yöntemlerle başarıya ulaşamayacağını anlar. Bu noktada, ekonomist Peter Brand'ın (Jonah Hill) fikirleri sayesinde, takımın başarısı için oyuncu seçiminde istatistiksel verilerin kullanılması kararını alır.


Beane ve Brand, takımın mevcut ve gelecekteki oyuncularının istatistiklerini analiz ederek, düşük maliyetli ancak performansı yüksek oyuncuları keşfederler. Bu hamle, diğer takımların kullandığı eski yöntemlere karşı bir devrim yapar ve Oakland A's takımının başarısı için yeni bir sayfa açar.


Moneyball, spor dünyasında geleneksel yöntemlerin yerine istatistiksel verilerin kullanılmasını ve yenilikçi fikirlerin başarıya ulaşmasını konu alır. Brad Pitt'in başarılı oyunculuğu ve filmin akıcı anlatımı, seyirciyi etkilerken, beyzbol tutkunları için de oldukça ilgi çekici bir film olmayı başarır.


THE PURSUİT OF HAPPYNESS

The Pursuit of Happyness, 2006 yılında çekilmiş bir drama filmidir. Film, Chris Gardner'ın (Will Smith) gerçek hayat hikayesine dayanır ve onun çocukluğundan itibaren zorluklarla dolu hayatını anlatır.

Chris Gardner, San Francisco'da yaşayan bir baba ve satıcılık yaparak geçimini sağlamaya çalışan bir adamdır. Ancak hayatı, karısı Linda'nın (Thandie Newton) onu terk etmesi ve işleri bozulduğunda daha da zorlaşır. Evinin kirasını ödeyemez hale gelen Gardner, oğlu Christopher (Jaden Smith) ile birlikte evsiz kalır.

Bununla birlikte, Gardner, borsa yatırımcısı olma hayallerinden asla vazgeçmez. Stajyer olarak çalışmaya başlar ve zorlu çalışma şartlarına rağmen, oğlu ve kendi hayatını kurtarmak için pes etmez. Çalıştığı yerde yaptığı işlemler sonucunda, Gardner başarılı bir borsa yatırımcısı olmayı başarır ve yaşadığı zorluklardan kurtulur.

The Pursuit of Happyness, hayattaki zorluklarla mücadele eden insanların hayatına ışık tutan, umut dolu bir hikaye anlatır. Will Smith'in muhteşem oyunculuğu, filmi izleyicilere derinden dokunurken, Christopher ve babası arasındaki bağ, kalpleri ısıtır. Film, insanların hayallerinin peşinden gitmeleri için bir ilham kaynağıdır ve izleyicilere, zor zamanlarda bile asla pes etmemeleri gerektiğini hatırlatır.

THE SOCİAL NETWORK

The Social Network, 2010 yılında çekilmiş bir drama filmidir ve Facebook'un kuruluş hikayesini anlatır. Film, Mark Zuckerberg'ın (Jesse Eisenberg) Harvard Üniversitesi'nde öğrenci iken, Facebook'u nasıl kurduğunu ve geliştirdiğini konu alır.

Zuckerberg, sosyal hayatında zorlanan bir öğrencidir ve sosyal ağ sitesi yapmaya karar verir. İlk olarak, Harvard öğrencileri için bir karşılaştırma sitesi olan "Facemash"i kurar. Ancak, bu siteyi kurmak için, öğrencilerin fotoğraflarını yasadışı bir şekilde ele geçirmesi gerektiği için, üniversitenin tepkisini çeker.


Bu olayın ardından, Zuckerberg ve arkadaşı Eduardo Saverin (Andrew Garfield) Facebook'u kurarlar ve sitenin popülaritesi kısa sürede artar. Ancak, Zuckerberg ve Saverin arasındaki anlaşmazlıklar, arkadaşlıklarının sona ermesine ve Zuckerberg'ın şirketteki gücünün artmasına neden olur. Saverin, Zuckerberg'ın onu devre dışı bırakması sonrası dava açar.

The Social Network, internet çağında bir şirketin nasıl kurulduğunu, büyüdüğünü ve zirveye ulaştığını anlatan bir hikaye olarak ön plana çıkar. Filmin başarısında, Aaron Sorkin'in senaryosunun yanı sıra, David Fincher'ın yönetmenliği ve oyuncuların performansları da büyük rol oynar.


Ayrıca, film, teknoloji dünyasındaki girişimciler için de bir ilham kaynağıdır ve izleyicilere, başarının her zaman kolay elde edilmediğini, zaman ve çaba gerektirdiğini hatırlatır. DALLAS BUYERS CLUB

Dallas Buyers Club, 2013 yapımı bir biyografik dram filmidir ve AIDS virüsü ile mücadele eden bir adamın gerçek hayat hikayesini anlatır. Film, 1980'lerin sonlarında Teksas'ta geçer ve Ron Woodroof (Matthew McConaughey) adındaki bir elektrikçinin hayatını konu alır.

Woodroof, heteroseksüel bir erkek olmasına rağmen, HIV virüsüne yakalanır ve hastalığın ölümcül olduğunu öğrenir.


Ancak, o dönemde henüz FDA tarafından onaylanmamış olan ve sadece yurt dışından temin edilebilen ilaçların hayatını kurtarabileceğini öğrenir. Woodroof, yasa dışı yollardan bu ilaçları Teksas'a getirir ve hastalığın belirtilerini kontrol altına almaya başlar. Ayrıca, diğer HIV/AIDS hastalarına da bu ilaçları temin etmeye başlar.


Dallas Buyers Club, AIDS virüsü ile mücadele eden insanların hayatlarını anlatan nadir filmlerden biridir ve Matthew McConaughey'nin performansı da dikkat çekicidir. Film, hastalığın toplumsal ve siyasal etkilerini de gözler önüne serer ve yasa dışı ilaçların hastalara nasıl umut verdiğini anlatır. Ayrıca, filmin en önemli mesajlarından biri de, insanların hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kaldıklarında, her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güce sahip olduklarıdır.




120 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page